Otuzdokuzuncu Hutbe

اندرز

*

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ

وَقَالَ رَسُولُ صلَّى الله عَلَيهِ وَسَلَّم

سُبُّحٌ قُدُّوسٌ ربُّ المَلائِكَةِ وَالرُّوح

Muhterem Müslümanlar!

Yüce dînimiz İslâm’a göre, yeryüzünün mukaddes beldelerinden biri de Kudüs’tür. Zîra Kudüs, Peygamberler şehridir. İkinci kıble şehridir. Allah Resûlü ﷺ’in: “Oraya gidiniz ve orada namaz kılınız” buyurduğu Mescid-i Aksa ve Kubbetü’s Sahra şehridir. İsra ve Mîrac mucizesinin ikinci durağı ve Resûlüllah ﷺ’in Peygamberler cemaatine imam olduğu şehadet şehridir. Kur’an-ı Kerîm’de, çevresinin mübarek olduğu bildirilen bereket şehridir.

Aziz Müminler!

Kudüs, İslâm’ın ve bütün cihanın adâlet örneği hz. Ömer devrinde ve milâdi 637 (Hicri 16) senesinde, Ebu Ubeyde b. el-Cerrah kumandasındaki İslâm ordusunun dört ay süren kuşatması sonunda kan dökülmeden fethedilmiştir. Bu kumanda zincirinde Amr bin Âs hazretleri de vardır. Şehri, bizzat patrik Safronyos bir eman belgesi karşılığında hz. Ömer teslim etmiştir. Bu arada, namaz vakti gelince patrik kiliseyi hz. Ömer’a açarak namaz kılabileceğini söylemiştir. Ancak, hz. Ömer “Hristiyanların kilisesinde müslümanların da hakkı vardır” düşüncesini vermemek için namazını kilisede değil, açıkta kılmayı tercih etmiştir. Bu büyük inceliği, müslümanlardan başka hiçbir yerde görmemiz mümkün değildir.

Daha sonra, Allah Resûlü ﷺ’in mîraca yükselirken üzerine bastığı kaya parçası bulunmuş ve oraya tarih boyunca Mescid-i Aksa diye bilinecek olan cami inşa edilmiştir.

Muhterem Müminler!

Tarih boyunca tam yetmiş defa çeşitli orduların hücumuna uğrayan Kudüs, bir o kadar da yıkılmış, yakılmış ve yeniden inşa edilmiştir.

Emevîleri, Abbasîler, Eyyubîler, Selçuklular ve Osmanlılar devirlerinde, burcu burcu İslâm kokan Kudüs, İslâm’ın bir ilim ve kültür merkezi haline getirilmiştir.

Hristiyan Haçlı orduları, milâdî 1099 tarihinde Kudüs’ü Selçukluların elinden almışlar ve şehri yağma ederek Mescid-i Aksa’yı heykel ve haçlarla doldurmuşlardır.

Milâdî 1187 (H. 583) tarihinde, Selçuklu hükümdarı Selâhaddîn-i Eyyubî Kudüs’ü tekrar fethetmiş ve Mescid-i Aksa’yı yine eski haline çevirmiştir.

Osmanlı Hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in 1517 senesinde Memlukların idaresine son vermesiyle Kudüs, Osmanlıların eline geçmiştir. Kanunî Sultan Süleyman zamanında Mescid-i Aksa ve Kubbetü’s Sahra mükemmel şekilde tezyin edilmiştir.

1936-1948 yılları arasında müslüman Araplarla Yahudiler arasında çekişme konusu olan Kudüs; 1966 yılında büyük bir kısmı itibariyle Yahudîlerin eline geçmiştir.

Ve sene 1980, İsrail, bütün müslümanların dağınıklığından, gafletinden istifade ederek Kudüs’ü başşehir ilân etmiştir.

Aziz Müslümanlar!

Bin üçyüz sene müslümanların elinde bulunan Kudüs, bugün esirdir. Mescid-i Aksa esirdir. Kubbetü’s Sahra esirdir.

Evet, Resûlüllah ﷺ’den başlayarak, bütün müslümanların gözde ve gönülde tuttuğu, bir ara İslâm âlemine başkentlik yapan ve bir müddet müslümanların kıblesi olan Kudüs esirdir. Şanlı Peygamberimiz ﷺ’in yücelikler âlemine yükseldiği İsra ve Mîrac mucizesinin ikinci durağı olma şerefine eren Kudüs esirdir.

Her müslümanın îman sarayında bir nur olarak parlayan ve hakkında Yüce Rabbimiz’in Kur’an-ı Hakîm’de:

Kulunu (Muhammad ﷺ’i) gecenin bir anında Mescid-i Haram’dan, âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir” (İsra, 1) buyurduğu, çevresinin rahmet ve bereketle kuşatıldığı beyan edilen Mescid-i Aksa esirdir.

Peygamberimiz ﷺ’in de: “Ancak üç mescid için yola çıkılır: (Bunlar) benim mescidim (Mescid-i Nebevî), Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa’dır” buyurarak methettiği ve yeryüzünün ikinci mescidi olduğunu bildirdiği Mescid-i Aksa esirdir ve müslümanların bugünkü haline matem tutmaktadır.

O halde Müminler!

Biliniz ki, Allah’ın bir imtihanı ile karşı karşıyayız. Dün, Afganistan ve Kâbul gitmiştir. Bugün Kudüs gitmiştir. Mescid-i Aksa ve Kubbetü’s Sahra gitmistir. Allah korusun, gözler Mekke’ye, Medîne’ye ve İstanbul’a dikilmiştir. Tehlike bu kadar büyük ve ciddî iken, müslümanlar hâlâ kendi aralarında sen-ben kavgasına devam etmektedirler. Hâlâ, İslâm’ın birlik ve kardeşlik meltemine kucaklarını açamıyorlar. Ve hâlâ, kin, iftira, düşmanlık ve dedikodu fırtınasından kaçamıyorlar.

Unutulmamalıdır ki, eğer topyekün müslümanlar olarak, yüce dînimiz İslâm’a, İslâm’ın istediği şekilde sarılmaz ve aramızda onun birlik, beraberlik, sevi ve kardeşlik sütunlarını dikmezsek, bu gidişin sonu hüsrandır.

Vicdanımızı sızlatan, içimizi kan ağlatan bu acı gidişten kurtulmak için, Yüce Rabbimiz hepimize yeniden İslâm’a dönmek, O’nun kardeşlik şuuruyla dirilmek ve kaybettiğimiz herşeye tekrar kavuşmak nasib eylesin!

Lasă un răspuns

Te rog autentifică-te folosind una dintre aceste metode pentru a publica un comentariu:

Logo WordPress.com

Comentezi folosind contul tău WordPress.com. Dezautentificare /  Schimbă )

Fotografie Facebook

Comentezi folosind contul tău Facebook. Dezautentificare /  Schimbă )

Conectare la %s