بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
إِنَّ اللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَن يَشَاءُ ۚ وَمَن يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدِ افْتَرَىٰ إِثْمًا عَظِيمًا
(Nisa, 48)
Aziz ve Muhterem Müslümanlar!
Dinimizde Kebair kelimesi ile ifade edilen büyük günah, bireysel veya toplumsal zarara veya bozgunculuğa sebep olduğu için hakkında tehdit edici nas/ayet, hadis bulunan ve işleyenin dünyada veya ahirette cezalandırılmasına neden oluşturan suç ve davranışların ortak adıdır.
Hiç şüphesiz büyük günahların en başında yer alan günah, Allah’a bir şeyi ortak koşmak/şirk veya O’nu inkar etmek/küfürdür. Bu günahın, diğerlerinin aksine ahirette asla affı yoktur.
Sevgili Peygamberimizin hadislerinde büyük günahların nelerden ibaret olduğuna dair yeterince bilgi vardır.
Meselâ, Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyuruyor. “Size büyük günahların en büyüklerinden haber vereyim mi? İşte onlar, Allah’a ortak kabul etmek/şirk, ana-babaya itaatsizlik, yalan yere şahitliktir.
Bir başka hadislerinde de şöyle buyurmaktadır. İnsanı mahvedici şu yedi günahtan sakınınız. Allah’a ortak kabul etmek, sihir/büyü yapmak, haksız yere adam öldürmek, yetim malı yemek, riba/faiz almak, savaştan/askerlikten kaçmak, iffetli bir hanıma zina isnat etmek (ona günümüzde çok kullanılan bir lafı söylemek).
Bir başka hadiste de ana babaya itaatsizlikle Mescid-i Haram’da/Kabe’de yapılması yasak olan bir şeyi yapmayı da ilave ederek büyük günahların sayısı dokuz ifade edilmiştir.
Değerli Müminler!
Mümin olduğu halde çeşitli nedenlerle imanının gereklerini yerine getirmeyen, ibadetlerini terk veya ihmal eden, şirk ve küfür dışındaki büyük günahlardan birini işleyen kimse günahkar kabul edilir. Bu kimse işlediği ğunahı helal saymadıkça mümindir. Bunun çok iyi bilinmesi gerekir.
Bizim dinimizin en önemli yanı, her vesile ile insanın bağışlanmasına çareler ve vesileler aramasıdır. Bu bakımdan, mümin, ne kadar büyük günah işlerse işlesin tövbe kapısı onun için her zaman açıktır. Yüce Allah böyle bir kimseyi dilerse affeder, dilerse ahirette şefaat olunmasına izin verir, dilerse de günahı ölçüsünde cezalandırır. Sonuçta da kalbinde imanı bulunduğundan onu Cennetine koyar.
Kendine yazık ve kötülük etmek demek olan günah işlemekten uzak duramayanlar, Yüce Allah’ın şu sözü ile hem moral bulmalı hem de kendine yazık etmeyi bırakmalıdırlar. Bakın şöyle diyor Yüce Allah: „Ey haddi asarak nefislerine karsi israf etmis olan kullarim! Allah’in rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahlari bagislar. Süphesiz ki O, çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.” (Zumer, 53).
Aziz Müslümanlar!
Görüldüğü gibi yol bellidir. Neyin günah olup neyin olmadığı da çok net bir şekilde ortadadır. Esasen günah işlemekten azami ölçüde sakınmaya gayret etmek imanımızın bir gereğidir. Herhangi bir nedenle işlenen günah için ne yapacağımızı da dinimiz bize gösterdiğine göre, bu dinden ve onu öğrenmekten bir saniye bile uzak durmamamız gerekir. Dini öğrenip onunla birlikte olduğumuz sürece aramakta olduğumuz mutluluğu yakalayacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Zira mutluluğun asıl kaynağı dindir.
Buyurun öyleyse mutluluğun kaynağında buluşalım.
***
Sarhoşluk Nedir ve Niçin Yasaklanmıştır?
Muhterem Müminler!
Kur’an-ı Kerimde “Ey iman edenler! Içki, kumar, dikili taslar (putlar) ve fal oklari seytan isi birer pisliktir. Bunlardan kaçinin ki, kurtulusa eresiniz.” (Maide, 90) buyrularak şarabın içilmesinin haram kılındığı bildirilmiştir. Hz. Peygamberin açıklamaları ile de sarhoş edici diğer içki çeşitlerinin bu haram kapsamına girdiği sonucuna varılmıştır.
Evet Aziz Müminler!
İslâm dinini içkiyi yasaklamasının şüphesiz birçok yararları ve hikmetleri vardır. İçki ile ilgili ayette de ifade edildiği gibi, sarhoşluk, insanlar arası ilişkileri olumsuz şekilde etkilemekte, toplumda kin, düşmanlık duyguları ile hayasızlığı ateşlemekte, akli dengeyi bozarak insan iradesini zayıflatmakta, trafik kazaları ve orman yangınlarına neden olmakta, insanın onurunu ve kişiliğini zedelemekte, insanı sonu gelmez bir bağımlılığın içine sürüklemektedir.
Ayrıca, sarhoşluğun, aile hayatına, doğacak çocuklara, iş hayatına, aile ve ülke ekonomisine, bireysel ve toplumsal değerlere büyük zararlar verdiği de bilinmektedir.
Dinimiz, içkiyi, aklı devamlı veya geçici olarak faaliyetten alıkoyduğu ve onu görev yapamaz hale getirdiği, muhakeme yeteneğini köreltip zihni uyuşturduğu ve bir çok kötülüklerin işlenmesine sebep olduğu için yasakladığını her Müslüman’ın bilmesinde sayısız faydalar vardır.
Sarhoşluğu ve bağımlılığı salt yasal tedbirler ve cezalarla önlemenin mümkün olmadığı da artık bilinmektedir.
İzlenecek yol, insaları içki içmeye sevk eden ortam ve şartların, bilgisizlik ve eğitimsizliğin, sosyal ve ekonomik sıkıntıların giderilmesi, insanlara küçük yaşlarda ayıp, günah ve haram kavramlarının öğretilmesi, içki içmenin oldukça normal, hatta çağdaş ve entelektüel bir tercih olduğu şeklindeki ön yargı ve propagandaya karşı toplum olarak tavır alınması, içki içmenin laiklik ölçüsü kabul edilmesinin büyük bir yanlış olduğunun her vesile ile vurgulanması, bireyler kadar toplumun da bu konularda ciddi ve kararlı bir politika izlemesi, ayrıca, dini öğretinin desteğine başvurulması şeklinde tespit edilebilir.
Unutmamamız gerekir ki bu konuda hepimizin mutlaka yapması gereken bir şeyler vardır.
Öyleyse biraz gayret ve dikkat!
***
Sigaranın Zararlarından Korunmak Dinimizin Gereklerindendir
Muhterem Müslümanlar!
Yüce Allah’ın bize verdiği en önemli nimetlerden birisi de hiç şüphesiz hayattır. Hayat ise ancak sağlıklı bir şekilde devam ederse güzeldir. Sağliksız bir şekilde devam eden hayat ise çekilmez bir hal alır. Bizi düşünen dinimiz de sağlığımızı bozacak her türlü eylemden bizleri şiddetle uzaklaştırmakta, sağlığı tehdit eden, leş, domuz eti, alkollü içki ve benzeri maddelerden uzak durmamızı ısrarla istemektedir. Bize düşen dinimize kulak vermek ve sağlıgımızı tehdit eden herşeyden uzak durmak, özellikle de çocuklarımızı bu gibi şeylerden uzak tutmaktır.
Aziz Cemaat!
Dünyanın da ülkemizin de en önemli sağlık sorunlarından birisi olan sigara, içinde bulundurduğu 4000 ceşit zehirli madde sebebiyle bir çok hastalığa kapı açmaktadır. Resmi bilgilere göre ülkemizde bir çok kişi akciğer kanseri, damar tıkanıklığı ve nefes darlığı gibi hastalıklara sigara sebebiyle yakalanmaktadırlar. Dünya genelinde yılda 4 milyon kişi, ülkemizde ise 110.000 kişi sigaraya bağlı nedenlerle hayatını kaybetmektedir. Sigara, yol açtığı sağlık sorunlarından başka, ekonomik kayıplara da neden olmaktadır. Bu zarar ve kayıplara Müslğman’ın kayıtsız kalması düşünülebilir mi?
Sigaranın zararsız olduğunu söylemek ne ilmen ne de aklen mümkündür. İlmin ve aklın hoş görmediği bir şeyi dinimizin de hoş görmesi düşünülemez.
Değerli Müminler!
Sigara içenin zararı sadece içenle sınırlı değildir. Sigara içmeyen fakat sigara içilen ortamda bulunan bir çok kişi o arada çocuklar da sigaranın zararı ile karşı karşıyadır. Bunun bir kul hakkı ihlâli olduğu için dinimizin yasakları arasına girdiğini asla unutmamalıyız. Gençlerde bağımlılık yapan bütün diğer maddelerin başlıca tetikçisinin sigara olduğunu da hep gözönünde bulundurup yavrularımızla özel olarak ilgilenmeliyiz.
Sigaranın hem içene, hem de çevresindekilere verdiği zarar göz önünde bulundurularak bu alışkanlıktan bir an önce vazgeçilmesi ve çocukların bu tehlikeye düşmemesi için gerekli tedbirleri almamız bizim için bir görevdir. Ayrıca ailedeki büyüklerin sigara içmelerinin çocuklara kötü örnek olacağı da göz ardı edilmemeli, sağlığımıza zarar veren sigara ve benzeri maddelerden mutlaka sakınmalıyız.
Evet Aziz Müslümanlar!
Sigara içenlerin soluduğu belli başlı maddeler şunlardır.
- Polonyum (Kanserojen)
- Radon (Radyasyon)
- Metanol (Füze yakıtı)
- Toluen (Tiner)
- Bütan (Tüp gazı)
- DDT (Böcek öldürücü)
- Aseton (Oje söktürücü)
- Naftalin (Güve kovucu)
- Arsenik (Fare zehiri)
En etkili olan zehirler ise şunlardır.
- Nikotin: Bu zehir esrar, eroin ve morfin gibi bağımlılık yapar.
- Karbon monoksit: Bu, bildiğimiz eksoz gazıdır. Kanın oksijen taşıma gücünü azaltır.
Muhterem Müminler!
Yüce Allah’ın bize bahşettiği akıl ve irademizi kullanmak suretiyle bu sigara belâsından kurtulmamız elbette ki mümkündür. Yeterki biraz aklımızı kullanalım ve biraz da yavrularımızın geleceğini düşünelim.