Cehalet tehlikesi

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ * خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ * اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ * الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ* عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ

(Alak, 1-5)

Aziz ve Muhterem Müslümanlar!

Biginin sayısız faydaları yanında, karşıtı olan cehaletin sayısız zararları olması son derece doğaldır.

Bilgi güç ve kuvvet olduğuna göre, bilgisizlik de zayıflık ve güçsüzlük demektir.

Bigi edinmeyi ve sürekli öğrenmeyi her şeyin üstünde tutan Islâm’ın peygamberi, bilgisizliğin toplumsal zararlarına şöyle parmak basmaktadır.

Allah, ilmi size ihsan ettikten sonra onu hafızanızdan zorla söküp almaz. Fakat toplumdaki bilgilileri, zamanı geldiğinde bilgileriyle birlikte alır da toplumda cahiller kalır. O zaman da insanlar, bunlurdan özellikle dini ihtiyaçlarını sorarlar, onlar da şahsi görüşleriyle bilgiye dayanmadan cevap verirler ve böylece hem insanları saptırırlar hem de kendileri sapıklıkta kalırlar.

Değerli Müslümanlar!

Günümüzde çoğunluğun en rahat konuştuğu şeyin din olduğunu düşünürsek, sevgili Peygamberimizin  sallallaahu  `alayhi  wa  sallam ( may  Allaah exalt his mention ) ne demek istediğini daha iyi anlarız.

Çorba yapmayı, mesleği olmadığı için tarif etmeye cesaret edemeyen nice insan, mesleği olmadığı halde dinden ahkâm kesmekte bir sakınca görmemektedir. Bu durun da hem bilenlerin değerini düşürüyor, hem de öğrenmek isteyenlerin istek ve heyecanını. Sonuç itibariyle de bunun zararına bütün toplum birlikte katlanıyor.

Eğer böyle olmasaydı, dinidir diye anlatılan nice akıl ve bilim dışı şeyler toplumun gündeminde olabilirmiydi?

Veya bu akıl ve bilim dışı şeylere karşı çıkmak uğruna muazzez dini toptan inkâr söz konusu olurmuydu?

Elbetteki hayır.

Zira, dinde akıl veya bilim dışı tek bir şey bile bulmak mümkün değildir. Esasen din, akla ve bilime ışık tutan ve yol gösteren bir yardımcı olduğu gibi, akıl ve bilim olmadan dinin anlaşılamayacağını da peşinen kabul eder.

Şimdi soralım kendi kendimize.

Fala baktırmak, ruh çağırmak, günleri, sayıları uğursuz saymak, iki bayram arası nikâhı makbul saymamak. Salı günü yola çıkamamak, Cuma günü iş tutmamak, türbelere adak adamak, mum yakmak, ağaçlara çaput bağlamak, eve, arabaya at nalı, inek boynuzu takmak, dünyanın mümine zindan olduğuna inanmak ve benzeri şeylerin neresinde İslâmiyet vardır?

Veya bunların bir tekini bile dini bilen birisinden duyan var mıdır?

Hz. Adem ile Havanın nikahını kimin kıydığı, Hz. İbrahım’in kestiği eti kimin yediği, Edison’un Cennete mi Cehenneme mi gideceği, Veysel Karani’nin evli mi bekâr mı olduğu, Hz. Adem’in Havva ile nerede buluştuğu, Hz. Nuh’un gemisinin kaç metre olduğu, Ashab-ı Kehf’in köpeğinin rengi ve adı ve benzeri şeyler asla dinin ve dindarlığın konusu değildir.

Bunu kavrayabilmek için dini erbabından okumalı ve tanımalı, bilgiye ve bilgi sahibine de değer verilmelidir.

Bizler de bilgi ve öğrenme yolunda olanları el üstünde tutmalı ve bu uğurda teşvikçi olmalıyız.

Bilgi kirlenmesinin önüne ancak böyle geçilebilir. Ama toplumun huzuru da sadece buna bağlıdır, unutmayalım.

***

İyilikler de, Kötülükler de Karşılıksız Kalmaz

Aziz Müslümanlar!

Yapılan hıçbir iyilik veya kötülük karşılıklsız kalmaz. Biz Müslümanlar, bu dünyanın bir imtihan yeri olduğuna inanırız. Kısa bir misafirliğin ardından her gün binlerce insanı yolcu ettiğimiz ebediyet yurduna bizler de gideceğiz. Orada herkesin dünyada yaptıklarından ya da yapmadıklarından dolayı hesaba çekileceğinden de hiç şüphemiz yoktur. Cenab-ı Hak Necm Suresinin 31’nci ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Bu, kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, iyilik edenleri de daha güzeliyle mükafatlandırması için böyledir.”

Değerli Müminler!

Yüce Allah, kıyamet gününü mükâfatlandırma ve cezalandırma günü olarak tayin ettiğini Enbiya Suresinin 47’nci ayetinde şöyle beyan etmektedir. “Biz Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyleki hıçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında da olsa onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.

Ayrıca insanın dünyada yaptıklarına kendi bedeni şahitlik edecektir.

Bu hususta Nur Suresinin 24’ncü ayetinde şöylece açıklanmaktadır. “İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin, ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde, onlara çok büyük bir azap vardır.”

Aziz Müminler!

Yüce Allah, ilahi mahkemenin kurulacağı günü Kur’an’ı Kerim’de şöyle haber vermektedir: O gün insanlar, amellerinin karsiligi kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çikacaklardir * Her kim zerre kadar hayir islemisse onu görecektir * Her kim, zerre kadar ser islemisse onu görecektir. (Zilzal, 6-8)

Sevgili Peygamberimiz  sallallaahu  `alayhi  wa  sallam ( may  Allaah exalt his mention ) de “Kıyamet günü’nde Adem oğlu, şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz,

1-Ömrünü nerede harcadığından,

2-gençliğini nerelerde yıprattığından,

3-malını nereden kazandığından,

4-nerelere sarf ettiğinden,

5-bildiği ile ne ölçüde yaşadığından”.

Öyleyse değerli müminler, hesabını vermekte güçlük çekeceğimiz davranışlardan uzak duralım ve hesabını kolayca vereceğimiz iş ve davranışlara yoğunlaşalım.

Lasă un răspuns

Te rog autentifică-te folosind una dintre aceste metode pentru a publica un comentariu:

Logo WordPress.com

Comentezi folosind contul tău WordPress.com. Dezautentificare /  Schimbă )

Fotografie Facebook

Comentezi folosind contul tău Facebook. Dezautentificare /  Schimbă )

Conectare la %s